bazı yemekler çok basittir. iki üç malzemeyi kabaca doğrar birbirine katıp karıştırırsın. şovsuz, sessiz ve seyircisiz. bazı yemeklerin anları vardır. hep bekleyen iştahlı misafirleri, kalabalık sofraları...
işte bu onlardan değil, kendince bir yemek.
eskiden bahçeden ne bulursam (ki çoğu adada tanıdığım otlardı), ellerimle irice doğrar, kasaptan aldığım iki yumurtayla çırpıp biraz karabiber-kimyon ekleyerek tereyağında bir güzel pişirirdim. hafta sonu ya da hafta içi farketmeden, istisnasız her sabah...
tek kişilik dev lezzet. üzerine söyleyecek çok şey olmayan, püf noktasız, mütevazi bir yemek.
benim için yeni başlayan güne selam vermenin bir yolu, kendi dünyamın basit ayiniydi.
ne olduysa bir heves toparlanıp geldim istanbul'a. gelirken aklımda tek bir şey vardı ve bunu bir tek ikimiz biliyoruz. yumurtaların ya da terk edilen bahçenin haberi yok.
zamanında kahvelerini içmeye doyamadığım sokağı terk ettiğim gibi, aynı heyecan ve buruklukla...
ikisinde de bekleyen olacak mı bilmeden, düşünmeden... ki vedaların üzerine çok da düşünmemek gerektiğini anladım. hem de çok geçmeden.
işte ilk ayrılığın, burukluğun bana kattığı basit ve doyurucu tarif bu.
yaptıklarımın ve yapacaklarımın sebebini ararken bahçede gezmeyi öğrendim. otları böyle tanıdım ve kökünden koparıp sofraya koymayı böyle öğrendim. çoğu kez bir tek kendime pişirdim. bir kaç kez kalabalık sofralara... ama onlara sorsan hatırlamaz. ben çok iyi hatırlarım.
kendimi yemek yaparken unuttuğum gibi, seni ve daha bir çok şeyi de böyle unutmayı öğrendim.
işte "unutma" eyleminin bana kattığı budur!
çünkü çoğu gece çok zor geçti. telafi etmek için sabahlara; onu anlamlı kılacak kahvaltılara ihtiyacım vardı. güne iyi başlamanın tek yolu budur.
işte böyle sabahlarda ben de zihnimdekileri 2 yumurtayla beraber çırpmayı öğrendim. inanın hayat bunu da öğretiyor.
zihnimde biriken her ne varsa yoğurup iştahlı, obur ruhlara sunmayı öğrendim. onlar yedikçe ben azaldım. onlar öğüttükçe ben unuttum.
eski tadını alamıyorum, doymanın ve kahvaltıların...
ayrıca güne de eskisi gibi başlayamıyorum. çünkü artık hafta içlerinde omlet yapmaya vaktim yok.
yine de sonraları defalarca karşılaştım, başka başka omletlerle ve seninle başka başka yerlerde...
inan ikisi de tat vermiyor.
çünkü ne otlar için bahar gerek.
tarife gelecek olursak;
iki yumurta
biraz tereyağı
varsa ebegümeci, ısırgan otu, maydanoz falan
yoksa evde olan her türlü yeşillik.
bir de onları yiyecek, iştahı yerinde bir insan.
istersen tuz,kimyon ve karabiber.
iyice çırp. tereyağını eritip her iki tarafını da eşit miktarda pişir.
tavaya yapışırsa da üzülme. ekmekle sıyırmak çok güzel. yeter ki iştahın olsun.
yalnızken çay demlemek zor bilirim. ama sen yine de dene.
afiyet olsun.
selenay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder